ZİHİNDEN ZİHİNSİZLİĞE

Bir kimse entelektiyle özdeşleştiğinde entelektüellik doğmuştur; bir kimse efendi olarak kalır, entelekt ile özdeşleşmezse zekâ doğar. Entelekt aynıdır. Her şey senin onunla özdeşleşmiş mi, yoksa onu aşmış mı olduğuna bağlıdır. Şayet onunla özdeşleşmişsen bu entelektüelliktir; şayet özdeşleşmemişsen zekâdır.

Zekâ son derece önemlidir, entelektüellik ise bir engeldir. Entelektüellik bilimin dünyasında dahi bir engeldir. Entelektüellik en iyi ihtimalle sana, akademisyenler; içinde hiçbir madde bulunmayan düşünce sistemlerini devamlı bir şekilde ören ve dokuyup duran sözel insanlar verir.

Bilimsel keşiflerde zekâ nesnel dünyaya odaklanmalıdır; ruhsal arayışlarda ise zekâ içe dönmelidir. O aynı zekâdır, sadece yönü değişir. Bilimde nesne, dışsal nesnedir arayışın hedefi; ruhsal diyarlarda ise maceran senin öznelliğin, senin içselliğindir. Zekâ aynıdır.

Eğer bir entelektüel olursan bir bilim adamı olmayacaksın. Bilimin tarihini ya da bilimin felsefesini yazacaksın ama kendi başına bir bilim adamı, bir kâşif, bir mucit, bir gezgin olmayacaksın. Sen sadece bilgi topluyor olacaksın. Evet bunun da belli bir faydası vardır; dış dünya düşünüldüğünde toplanmış bilginin dahi sınırlı bir faydası vardır. Ancak onun iç dünyada hiçbir yararı yoktur. O bir engeldir; onun ruhsal deneyimde negatif bir etkisi vardır.

Entelekt ne bir engeldir ne de bir köprüdür; entelekt nötrdür. Onunla özdeşleş, o bir engel haline gelir; onunla özdeşleşme, o bir köprüdür. Ve meditasyon olmadan kendi aşkın doğanı bilemezsin.

Bilimde konsantrasyon yeterlidir; en fazla bir şey üzerine düşünmeye ihtiyaç vardır. Manevi dünyada meditasyon tek yoldur. Konsantrasyona ihtiyaç yoktur; onun bir yararı yoktur, o pozitif bir engeldir. Bir şey üzerine düşünmenin de bir yararı yoktur; o meditasyon halinde olmamanın avuntusudur, onun zavallı bir yedeğidir. Meditasyon —sadece meditasyon— içsel devrimi getirebilir.

Meditasyon zihnin dışına çıkmak demektir, zihne dışardan bakmaktır. Mutluluktan sarhoş olmanın tam karşılığı budur: dışında durmaktır. Zihnin dışında durmak seni mutluluktan sarhoş eder, sana saadet getirir. Ve muhteşem bir zekâ serbest kalır. Zihinle özdeşleştiğinde çok zeki olamazsın çünkü bir araçla özdeşleşmiş oldun, araç ve onun sınırlamaları tarafından hapsedildin. Ve sen sınırsızsın; sen bilinçsin.

Zihni kullan ama o olma. Onu diğer makineleri kullanır gibi kullan, zihin güzel bir makinedir. Eğer onu kullanabilirsen sana hizmet edecek; eğer onu kullanamazsan ve o seni kullanmaya başlarsa tehlikelidir, yok edicidir. Onun senin başına iş açması, bela çıkarması, acı çektirmesi ve perişan etmesi kaçınılmazdır. Çünkü bir makine kör bir şeydir. Onun gözleri yoktur, onun kavrayışı yoktur.

Zihin göremez; o sadece onun içine konan şeyleri tekrar edip durur. O bir bilgisayar gibidir; önce onu beslemelisin. Senin sözde eğitimin budur, onu sürekli besliyorsun. Sonra o senin içinde çok büyük bir hafıza deposu haline geliyor, böylece sen ne zaman bir şey hatırlamaya ihtiyaç duysan o bunu sağlıyor. Ancak sen efendi olarak kalmalısın ki onu kullanabilesin; yoksa o seni yönlendirmeye başlar.

Araban tarafından götürülme; sen sürücü olarak kal. Yöne sen karar vermek zorundasın, hedefe sen karar vermelisin. Hıza, ne zaman çalışacağına ve ne zaman duracağına sen karar vermek zorundasın. Kontrolü kaybettiğinde ve araba kontrolü ele geçirip kendi başına gitmeye başladığında sen hapı yuttun. Ben bilgiye tamamıyla karşı değilim. Bilgi hafızada saklanıyorsa iyidir ve ne zaman ihtiyaç duyarsan onu kolayca bulabilirsin. O sadece ona ihtiyaç duymadığın zaman da kendisini senin üzerine fırlatıyorsa tehlikelidir. Seni bir şey yapmaya zorladığında, sen bir kurban olduğunda o tehlikelidir. Aksi taktirde o güzeldir. O güzel bir araçtır ama o kötü bir varış noktasıdır.

İncil okulunda öğretmen sınıfa sorular soruyordu. Jenkins'e döndü: "Jericho'nun duvarlarını kim yıktı?"

"Lütfen efendim," dedi Jenkins. "Ben değildim."

Öğretmen çok rahatsız olmuştu. Okul müdürüne gidip dedi ki, "Biraz önce Jenkins'e Jericho'nun duvarlarını kim yıktı diye sordum ve o da ben değilim dedi. Bunun hakkında ne düşünüyorsunuz?"

Müdür de, "Jenkins ailesini yıllardır tanırım eğer o ben değilim diyorsa o değildir," dedi.

Şimdi öğretmen daha da fazla rahatsız olmuştu. Eğitim bakanını aradı ve dedi ki "Sınıfta bir çocuğa, 'Jericho'nun duvarlarını kim yıktı' diye sordum ve o da ben değilim dedi. Sonra da okul müdürüne bu çocuğu şikâyet etmeye gittim. O da bu aileyi yıllardır tanıyorum ve eğer çocuk bunu yapanın kendisi olmadığını söylediyse bu doğrudur dedi. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?"

Bakan bir saniye sessiz kaldı, "Dinle, senin okulundan gelen şikâyetlerden bıktım. Duvarlarını tamir ettir ve şayet daha fazla şikâyet olursa bu okulu kapatacağım!"

Bilgi kendi içinde kötü değildir; Jericho'nun duvarlarını kimin yıktığını bilmek zorundasın! Ancak eğer bilgi giderek zihninde daha güçlü hale gelmeye devam ederse ve sen onun düğmesini kapatamazsan, zihni rahat bir hale sokamazsan o zaman zihin çok bitkin, yorgun, sıkıntılı, tükenmiş hale gelir. Bu halde iken nasıl zeki olabilirsin senin enerjilerin dağılmıştır. Zekâ taşar haldeki enerjilere ihtiyaç duyar. Zekâ sağlığa, bütünlüğe ihtiyaç duyar.

Meditasyon yapan bir kişi başka herkesten daha zeki olacaktır. Ve meditasyon yapan kişi zihnini nesnel olarak ve öznel olarak kullanabilecektir. O içeriye, dışarıya hareket edebildiği kadar kolaylıkla yönelebilecektir. O daha esnek olacaktır. O ustadır. O arabayı ileri doğru götürebilir. O arabayı geriye doğru götürebilir.

Ford ilk arabasını yaptığında onun geri vitesi yoktu. Eve dönmek zor bir problemdi. Çevreden dolaşmak zorundaydı, sadece eve dönmek için uzun yolu kullanmak zorundaydı. Garajını birkaç metre dahi geçmiş olsan garaja geri dönemezdin; geri vites yoktu. Sonradan eklendi.

Meditasyon sana bir geri vites verir. Normalde o sende yoktur ve dünyanın etrafında tekrar ve tekrar tur atıp durmak zorundasın ve buna rağmen evinin nerede olduğunu bulamazsın. Geri gelemezsin, içeri giremezsin; sadece nasıl dışarı çıkabileceğini biliyorsun. Meditasyon yapan bir kimse daha esnek hale gelir. Onun hayatı daha zenginleşir.

Ben, geçmişte din adına kendi içine kapanıp sabitlenen insanların tarafında değilim; bu da diğer uçtur. Bazı insanlar dışa dönük olarak sabitlenmiştir; tepki olarak bazıları da içe kapanık olarak sabitlenmiştir. Her ikisi de ölü gelir. Hayat esnek olana aittir, dışa dönüklükten içe dönüklüğe hareket edebilen ve içe dönüklükten dışa dönüklüğe evine girer ve çıkar gibi kolaylıkla hareket edebilene aittir.

İçerde çok soğuk olduğu zaman dışarıya, güneşe çık; çok sıcak olduğunda barınağın içine, evin serinliğine gir ve bir problem yoktur. O bu kadar basittir. Meditasyon dış dünyanın karşısında olmak demek değildir. O geçmişte böyleydi, bu nedenledir ki din başarısız olmuştur, o başaramamıştır; o hiçbir şekilde başarılı olamamıştır. Hayat akışa, akıntıya aittir. Ne zaman sabit hale gelirsen bir şeye dönüşürsün. Keşişlerin içe dönüklerdi; onlar dış dünyaya gözlerini kapadı. Bilimin ilk adımları, Doğu'da atılmış olmasına rağmen biz bilimi geliştiremedik. Matematik Hindistan'da geliştirildi. Teknolojiye doğru ilk adımlar Çin'de atıldı. Ancak orada durdu çünkü Doğu'daki en büyük insanlar içe dönük olarak sabitlendiler; onlar nesnel dünyaya ilgilerini yitirdiler, nesnel olana kendilerini tamamen kapattılar. Bu senin bütün potansiyelinin sadece yarısı oluyor. Batı tam zıddını yapmıştır: O sonuna kadar dışa dönük hale gelmişti, o nasıl içeri girileceğini bilmez. O bir "iç" olduğuna inanmaz, o bir ruh olduğuna inanmaz. O insanın davranışına inanır, insanın manevi varlığına değil. O insan davranışı üzerinde çalışır ve onun mekanik olduğunu söyler, onun içinde kimsenin olmadığını söyler. İnsan bir robot halini almıştır eğer ruhu bilmezsen insan robot haline gelir. O sadece milyonlarca yıl içerisinde gelişmiş —uzun, upuzun evrim yolculuğu— bir makine olarak anlaşılmıştır. Fakat o sadece gelişkin bir makinedir.

Adolf Hitler'in bu kadar çok insanı bu kadar kolayca öldürmesi zor olmadı çünkü eğer insan bir makine ise insanları öldürmekte yanlış olan nedir? Eğer kol saatini parçalarsan suçluluk hissetmezsin; o ne kadar gelişkin olursa olsun o sadece bir kol saatidir. Eğer onu yok etmeye karar verirsen o senin kararındır kimse buna karşı çıkamaz. Mahkemeye bir katil olarak götürülemezsin.

Stalin milyonlarca insanı, vicdanında hiçbir sızlama olmadan kolaylıkla öldürebilmiştir. Bunun basit nedeni, Marksizm'in ruhun olduğuna inanmamasıdır. İnsan maddeden başka bir şey değildir; bilinç yalnızca maddenin bir yan ürünüdür. Bu bir aşırı uçtur. Bilim Batı'da gelişti ama maneviyat ortadan kalktı. Doğu'da maneviyat gelişti ama bilim kayboldu. Her iki şekilde de insan yoksul kalır ve potansiyelinin sadece yarısını yaşar. Benim çabam, bilimselliği ve maneviyatı birlikte olan bütün insanı yaratmaktır.

Büyük, uyuz bir köpek bir anne kedi ile yavrularını tehdit ediyordu. Onları bir çitin köşesinde sıkıştırdı. O zaman kedi arkaya doğru çekilip arka ayakları üzerinde yükseldi ve yüksek sesle hırlayıp havlamaya başladı. İrkilen ve kafası karışan köpek geri döndü ve çitten koşarak uzaklaştı, kuyruğu bacaklarının arasına sıkıştı. Yavrularına dönerek anne kedi tırnaklarını çıkardı ve dedi ki "Şimdi yabancı dil bilmenin avantajını gördünüz mü?"

Ben insanların iki dil konuşmasını istiyorum. Onlar bilimi mümkün olduğunca derinden bilmeliler. Onlar bilimi de meditasyonu bilmeleri gerektiği kadar derin bir şekilde bilmeliler. Onlar zihni de meditasyon kadar iyi bilmeliler. Onlar nesnel dünyanın dilini bilmeliler —bu bilimdir— ve onlar aynı zamanda öznel dünyanın dilini de bilmelidir: bu maneviyattır.

Sadece öznel ve nesnel olan arasında köprü kurabilen kişi, Doğu ve Batı arasında köprü kurabilen kişi, materyalist ve maneviyatçı arasında köprü kurabilen kişi bütün bir insan olabilir. Dünya bütün insanı bekliyor. Eğer yakın zamanda bütün insan gelmezse, o zaman insanlığın bir geleceği yoktur. Ve bütün insan sadece derin, yoğun zekâ aracılığıyla gelebilir.

Ben entelektin karşısında değilim, ben zekânın karşısında değilim; ben entelektüelliğin karşısındayım. Zihninle özdeşleşme. Her zaman tepelerde bir gözcü olarak kal —bedene, zihne bir tanık, dışsal ve içsel olana bir tanık; bu sayede sen hem içsel ve hem dışsal olanı aşabilir ve her ikisi de olmadığını bilebilirsin— sen her ikisinin de ötesindesin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder