SEMPATİDEN ŞEFKATE

Sempati zihne aittir: Birisinin başının belada olduğunu, mutsuz olduğunu hissedersin; birisinin mutsuz olduğunu düşünürsün ve yardım etmek zorunda kalırsın. Sana yardım etmen, hizmet etmen, görev edinmen, iyi bir insan olman, iyi bir vatandaş olman, şu olman, bu olman öğretildi. Sana öğretildi, o nedenle de sempati duyarsın.

Şefkatin senin öğretilerinle hiçbir alakası yoktur. Şefkat empati olarak gelir, sempati olarak değil. Şefkat diğer kişiyi olduğu gibi görebildiğinde ortaya çıkar: O kişiyi öylesine tam olarak görebilirsin ki onu hissetmeye başlarsın. Aynı durumda hissetmeye başlarsın.

Bir gün Ramakrishna Dakshineshwar yakınlarında Ganj'ın bir kıyısından diğerine gidip duruyordu. Diğer kıyıda birkaç kişi bir balıkçının etrafını sarmış ve adamı dövüyorlardı. Ramakrishna nehrin ortasındaydı. Ağlamaya ve gözlerinden yaşlar dökmeye başladı ve, "Durun beni dövmeyin," diye bağırmaya başladı. Teknede, etrafında oturmakta olan müritleri olanlara inanamadı: "Kim seni dövüyor?" dediler. "Ne yapıyorsun? Delirdin mi?" O da, "Bakın! Karşı kıyıda beni dövüyorlar," dedi.

O zaman baktılar: adamı dövüyordu birileri. Ve Ramakrishna, "Sırtıma bakın!" dedi. Sırtını açtı; sırtında izler vardı, kanıyordu. İnanmak imkânsızdı. Müritler alelacele karşı kıyıya gidip dayak yemiş olan adamı yakaladılar ve sırtını açıp baktılar: Tam olarak aynı izler vardı.

Empati budur; kendini o kadar bütün bir şekilde başkasının yerine koyarsın ki onun başına gelen şeyler sana da olmaya başlar. O zaman şefkat ortaya çıkar. Ancak tüm bu haller hep zihinsizliğe aittir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder