VERİMLİ OLMAK İÇİN UĞRAŞMAK

Okullarının, kolejlerinin ve üniversitelerinin esasen seni zeki hale getirmek için var olmadığını öğrenmek seni şaşırtabilir; hayır, bu hiç de böyle değildir. Ben üniversitelerde yıllarca hem öğrenci hem de profesör olarak bulundum. Senin eğitim sisteminin özündeki yapının ne olduğunu biliyorum. O insanlarda zekâ yaratmakla uğraşmaz. O elbette verimlilik yaratmak ister fakat verimlilik zekâ değildir, verimlilik mekaniktir. Bir bilgisayar çok verimli olabilir ama bir bilgisayar zeki değildir.

Asla zekânın ve verimliliğin aynı anlama geldiğini düşünme. Zekâ tamamıyla başka bir olgudur. Verimlilik zekâ değildir, o mekanik uzmanlıktır. Üniversiteler verimlilik yaratmakla uğraşırlar bu sayede sen daha iyi bir memur ve daha iyi bir bürokrat ve müdür olabilirsin. Fakat onlar zekâ yaratmakla uğraşmazlar. Aslında onlar zekâya tamamen karşıdırlar. Tüm dünyadaki eğitim sisteminin bütün yapısı senin daha çok ve daha çok bir şeyleri hatırlama kapasiteni artırmak içindir.

Hafıza biyolojik bir bilgisayardır. Zekâ ise tamamen farklı bir olgudur. Zekâ meditasyondan çıkar, zekâ başkaldırmaktan çıkar. Zekâ hafızadan çıkmaz. Ama senin sınavların sadece senin hafızan ile ilgilenir. Kimin daha iyi hafızası varsa daha zeki olduğu düşünülür. Fakat sıklıkla aptal insanların çok güzel hafızaları olduğu görülür ve zeki insanlar hafıza söz konusu olduğunda çok iyi değildirler.

Thomas Edison hafıza söz konusu olduğunda iyi değildi. O yüzlerce bilimsel alet icat etti; ondan önce hiç kimse bu kadar çok şey icat etmemişti. Onun icat ettiği şeylerin miktarı dahi inanılmazdır çok fazladır. Belki de her gün Edison'un icatlarını kullandığının farkında değilsin: Gramofon, radyo, elektrik ampulü, vantilatör, hoparlör; tüm bu şeyler tek bir insanın yaratıcılığından geliyor. Ama onun hafızası berbattı, bulanıktı, o kadardı ki bir seferinde kendi ismini bile unutmuştu ki bu gerçekten çok zor bir şeydir! Kendi ismini unutmak nerede ise imkânsızdır. Şayet kendi ismini unutabilirsen her şeyi unutabilirsin. O çok zor olan bir şeyi başarmıştı.

Birinci Dünya Savaşı'nda karneye bağlanma ilk kez Amerika'da ortaya çıkmıştı ve o karnesini almak için sırada bekliyordu. Yavaşça pencereye yaklaştı. Onun önündeki son kişi gitti ve onun ismi çağrıldı: "Thomas Alva Edison!" Ve o sanki başka birisini çağırıyorlarmış gibi etrafına bakındı; sıranın önüne ve arkasına bakındı...

Adamın biri onu tanıdı ve, "Bildiğim kadarı ile Thomas Alva Edison sensin. Niçin oraya buraya bakmıyorsun?"

Edison, "Haklısın! Tamamıyla unutmuşum! Bana hatırlattığın için çok teşekkürler. Evet, Thomas Alva Edison benim" dedi.

Karısı her şeyi düzenli tutmak zorundaydı çünkü onun bütün odası devamlı kaos içerisindeydi —binlerce kağıt, araştırma kağıtları— ve o ne zaman bir şey bulmaya çalışsa nerede olduğunu anlamak günler alırdı. O sürekli bir şeyleri unuturdu. Bir şey icat etmiş olabilirdi ve onu yeniden icat etmeye başlardı. Ve karısı ona "Sen bunu yapmıştın! Bu çoktan markete girdi" diye hatırlatırdı.

Etrafında boş kağıtlar bulundururdu ve ne zaman aklına bir fikir gelse yazmaya başlardı. Sonra bu kağıtlar orada burada kaybolurdu. Karısı ona dedi ki, "Bir defter tutsan daha iyi olacak"

O da "Bu çok güzel bir fikir! Niçin bu hiç aklıma gelmedi" dedi. Ama sonra tüm defteri kaybetti! "Senin önerilerini dinlediğim zaman ne olduğuna bir bak. Boş kağıtlarla en azından bir şey yolundaydı: Arada bir birkaç notumu kaybetsem de hepsini birden kaybetmezdim. Şimdi ise tüm notlarım kayboldu!" dedi.

Albert Einstein hafızası olan bir adam değil. Pek çok sınavda bazı şeyleri iyi hatırlayamadığı için başarısız olmuştu. Tüm çağların ve gelecek zamanların en büyük matematikçisi küçük miktardaki parayı sayamaz, defalarca saymak zorunda kalırdı. Bir seferinde otobüste seyahat ediyordu. Biletçiye biraz para verdi; ona da para üstü verildi. Bir kez, iki kez, üç kez saydı ve her seferinde sonuç farklıydı ve o da dördüncü kez saymaya başladı.

Biletçi onu izliyordu ve dedi ki, "Senin sorunun nedir? Sayı saymayı biliyor musun? Üç kez saydın ve şimdi de dördüncü kez sayıyorsun! Bozuk para saymasını bilmiyor musun?"

Einstein da, "Matematikte pek iyi değilim" dedi.

Mümkün olan en muhteşem matematiği yapmış olan bu adam az miktardaki parayı saymaktan acizdi. Banyosuna gider ve saatlerce dışarı çıkmazdı çünkü nerede olduğunu ve geri dönmesi gerektiğini unuturdu. Arkadaşlarımdan birisi olan doktor Ram Manohar Lohia onu görmeye gitmişti. Bana dedi ki: "O banyoda olduğu için sekiz saat beklemek zorunda kaldım! Ve karısı devamlı benden özür dileyip durdu. 'O banyoda, o hâlâ banyoda' dedi. Ben de, 'Fakat banyoda ne yapıyor ki?' diye sordum. Karısı, 'Kimse bilmiyor...ama şayet rahatsız ederseniz çok kızar; bir şeyler fırlatmaya başlar! Fakat o her zaman unutur; ne zaman oraya girse dışarı çıkmayı unutur. Şimdi o ne zaman gelecekse beklemek zorundayız. Ne zaman ki acıkır, susar ya da böyle bir şey olursa hatırlayacaktır."

Doktor Lohia, "İyi ama ne yapıyor orada?" diye sordu.

Karısı dedi ki: "Bunca yıldır bunu ben de merak etmekteyim. Başlangıçta anahtar deliğinden ne yapıyor diye gözetlemiştim. Küvette sabun köpükleriyle oynayarak oturuyor! Ona, 'Ne yapıyorsun' diye sorduğumda dedi ki: "Beni rahatsız etme; beni asla rahatsız etme çünkü sabun köpükleriyle oynarken görecelilik kuramını keşfettim ben. Sabun köpükleriyle oynamak sayesinde evrenin bir köpük gibi genişlediğini anlayabildim. O genişlemeye devam ediyor ve bir gün tıpkı bir sabun köpüğü gibi patlayacak!'"

Geçmiş çağlara bakacak olursan son derece kötü hafızaya sahip binlerce dâhi ve son derece iyi hafızaya sahip pek de zeki olmayan binlerce insan bulacaksın çünkü hafıza ve zekânın kaynakları farklıdır. Hafıza zihnin bir parçasıdır; zekâ ise zihinsizliğin parçasıdır. Zekâ bilincinin parçasıdır ve hafıza ise beyninin bir parçasıdır. Beyin eğitilebilir; üniversitelerin sürekli yaptığı şey budur. Senin tüm sınavların hafızayı test etmek içindir, zekâyı değil. Üniversiteler sende sanki hafıza zekâymış gibi yanlış bir izlenim yaratıyor. Öyle değildir.

Bu eğitim sisteminin tümü sadece senin zekânı yok etmek veya seni zekadan hafızaya doğru döndürmek için mevcuttur. Hafıza kullanılışlı, yararlıdır. Zekâ tehlikelidir; onun statüko için hiçbir faydası yoktur, onun belirli çıkarlar için faydası yoktur. Zeki insanlar her zaman zekâları nedeniyle zor insanlar olduklarını kanıtlamıştır. Onlar aptalca olan hiçbir şeye boyun eğmezler. Ve toplumumuz aptalca ve uyduruk şeylerle doludur; her türden saçmalık din adı altında, politika adı altında, edebiyat, sanat adı altında her yeri kaplamıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder